Giresun Mutlu Son
Giresun Mutlu Son
Böylece akşam yemeğine dek tüm öğleden sonrayı aşkla
öpüşerek ve sevişerek şenlik havası içinde geçirdik. Yemek
servisi yapılmadan az önce, Charles kalkıp giyindi. Giresun Mutlu Son Bense
bunun nedenini bilemiyordum. Yatağın kenarına oturdu, ya‐
tağı masa, çarşafları da masa örtüsü yerine kullandık. Kendisi
haricinde hiç kimsenin içeri girmesine yahut hizmet etmesine
katlanamıyordu. Büyük bir iştahla yemeğini yedi, Giresun Mutlu Son benim
yemek yediğimi görünce de bundan memnunluk duyar
gibiydi. Bense talihimle öyle büyülenmiş, içinde yüzdüğüm
mutlulukları yaşam deliğimin tüm geçmiş sahnelerinin yavanlığıyla
karşılaştırdıkça öyle kendimden geçmiştim ki, yıkımım
pahasına da olsa, bu mutlulukların kısa sürmesi tehlikesini
bilsem de gene de aslabir şeyin mutluluğumu gölgelemesine
izin vermiyordum. Minicik kafamda yer verebildiğim sadece
o an sahip olduklarımdı.
Giresun Mutlu Son
O gece birlikte uyuduk. Hazla tükenip ve doyduktan sonra
tabiat bizi uykunun kucağına bıraktı. Sevgilimin beni
kucaklayan kollarının varlığını duymaksa o uykuyu daha da
nefis kılıyordu.
Sabahın geç saatlerinde ilk uyanan ben oldum. Aşığımın
derin, derin uyuduğunu görünce uykusunu bölme korkusuyla
nefes almaya bile cesaret edemeden yavaşça kollarından
sıyrıldım. Saçlarım, gömleğim o düzensizlik esnasında tümüyle
dağılmıştı. Hepsini elimden geldiğince toparlayıp düzeltmek
için bu uygun bir zamandı. Bu arada sık sık, inanılmaz bir
sevgi ve lukle uyuyan gence bakıyor, bana çektirdiği bütünacıları düşünüyor, aldığım zevkin acısını kat, kat karşıladığını
itiraf ediyordum.
Ortalık apaydınlıktı. Telaşlı hareketlerimizden ve havanın
bunaltıcı sıcağından ötürü bir kenara atılmış, Giresun Mutlu Son sıyrılmış
örtüleriyle yatağın üzerinde oturuyordum. Beni bu şekilde karşı
konmaz bir güçle kışkırtan bir zevki, haiz olduğum o gençlik
dolu güzelliğin tüm hazineleriyle gözlerimi şenlendirmek gibi
iyi bir fırsatı kendimden esirgemedim. Charles hemen hemen
çırılçıplak yatıyordu, gömleği tam bir demet halinde yukarıda
toplanmıştı odanın ve havanın sıcaklığı yardımıyla üşümüyor
gibiydi. Ona vurgun bir şekilde üzerine eğildim! Tüm o çıplak
çekiciliğini doya, doya izledim. Oysa yüzlerce defa görsem
ona doymam imkânsızdı.