Giresun Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar

Giresun Mutlu Sonlu Masöz

Lesje, “Senin bana bü tü n söylediklarından Elizabeth’in teyzesinden nefret ettiği sonucu çıkıyor” dedi. Nate, “Evet, bu doğru” diye karşılık verdi, “gene de teyzesinin Elizabeth’in yaşamında ö nemli bir yeri vardı. Bence birinin bir şeye ö nem vermesi, ö rutubet verilen şeyin pozitif yönde nitelikleriyle değil, etkisiyle ve gücüyle ilgilidir. Muriel Teyze de çok Giresun Mutlu Sonlu Masöz güçlüydü.” Lesje, “Sana sö yleyeceklerim var” dedi. “Elizabeth’in desteğe mesteğe ihtiyacı yok. Bir rahibenin kalçalara ne kadar ihtiyacı var ise, Elizabeth’in de desteğe o denli ihtiyacı var. Elizabeth kadar desteklenmeye azca gereksinim duyan birini daha görmedim ben ömrümce.”

Nate, “Gö rü nü şe aldanma” diye karşılık verdi. “Oniki senedir onunla evliyim, ne kadar desteğe ihtiyacı olduğunu herhalde senden daha iyi bilirim.  “Kimin çocukluğu mutluydu, ha? Elizabeth’inkinin ne ö zelliği var? I˙lle de mutsuz çocukluk ö ykü leri dinlemek istiyorsan, dur da ben sana benimkini anlatayım.” birazcık daha dü şü nse, mümkünlıkla çocukluğunu anlatmaktan vazgeçerdi, çü nkü onun mutsuzluğu olaysız bir mutsuzluktu.

Giresun Mutlu Sonlu Masöz

Lesje asla Elizabeth’in neredeyse gö z alıcı melodramıyla başa çıkamazdı, bunu biliyordu. Nate bu melodramı ona parça parça anlatmıştı. Nate, “Sesimizi yükseltmesek iyi olur, sanırım” dedi. “Çocukları düşünmeliyiz.” Lesj e çocukları dü şü ndü ve her şeyin ne kadar görenık olduğunu fark etti. Gerçek şu ki, her ne kadar çocuklar derhal her hafta sonu onun evindeyseler de, Lesje onları birbirinden zor ayırt edebiliyordu; çü nkü pek nadir olarak doğrudan doğruya yü zlerine bakıyordu. Onları sevmediği sö ylenemezdi, ama onlardan korkuyordu.

Onların da kendilerine ö zgü dolaylı yö ntemleri vardı. Lesje’ya sormaya bile gerek gö rmeden onun kemerlerini, gö mleklerini ö dü nç alıyorlardı. Nate’e gö re, bu onların Lesje’yı kabul ettikleri, benimsedikleri anlamına geliyormuş. Kendilerine sü tlü , kakaolu, dondurmalı karışımlar hazırlıyor ve boş bardakları evin orasında burasında bırakıyorlardı.